8 Ocak 2011 Cumartesi

'' KİM NE DERSE DESİN AŞK İÇİN...''

 Evet ne acıdır ki önce hoş sonra boş gelir kendisi.Çizgisel grafikle gösterdiğimizi farzedersek eğer, o minik masum çizgiler en diplerde sakin sakin uzanırlarken aşık olma durumu gerçekleştiğinde ipini kopartmışcasına tavana vururlar ve bu namüsait durum çoğu zaman vücudun kendisine sabit tokluk duygusu, anlamsız ve zamansız gülümseyişler, midenin içinde patlamaya hazır bir balon taşıyormuşsunuz hissiyatı, hiç sevmeyip bilakis nefret eşiğinde gelip gittiğiniz şahsiyetleri bile sarılıp öpebilmeye varan bir sevgi kelebekliği olarak yansıyabilir..

Fakat gel gör ki aç gözlülük, hırslar, menfaat denizleri ve makus talih türevi etkenler birleştiğinde ''Bitmesin rüyaaaa..'' dedirten bu durum yavaşça ortadan kaybolur.Beyin, kendini yapıştığı pamuk şekeri ortamdan sıyırmaya, kahvaltılar eski saatine dönmeye, telefonlar arkadaş tebrikleri ve iş görüşmelerine hizmet vermeye başlar ki bu daha yaşanılası daha çağdaş bir ortamdır. Kuvvetle muhtemeldir ki aşık beyin işlevini aksatır, hedefinden şaşar.







Dinlenen şarkılar ''Sana kek yaptıııımm..'' dan '' Kendime yeni bir ben lazıımmm'' a döner. Ağaçlar çiçek açar, tek başına izlenen filmin tadı çıkar, güvensizlik ve merak içi kemirmez, hayat bayram olur..!!




 Topuklu ayakkabıların sesi daha gür çıkar, saçlar daha sıkı toplanabilir ve hatta en ciddi sunumlar yapılabilir o gün en hafif ruh haliyle.Hele bir de sizi çok sevdiğine inandığınız, koşulsuz iyi, sabrı bol egosu az dostlarınız varsa etrafınızda işte o zaman tadından yenmez hayat.. İşte gerçek hayat, sizi gerçek yapılacaklar listesine götüren hayat bu'dur.

2 yorum:

ümit deniz dedi ki...



"Kuvvetle muhtemeldir ki aşık beyin işlevini aksatır, hedefinden şaşar."


"Hayatta tek aşık olanın kendisi olduğunu sanıp 'ben merkezcil' bir davranış sergileyen "mecnunlar", öncelik sırası etrafındakiler olmak üzere tüm varlıkları yokluğa mahkum eder.

Aslında bu davranışı ile kendisini yokluk içerisine atmış olup, yokluğu ve hiçliği sorgulaması, kendi yokluğunu kabullenir hale getirir.

Bir karadeliktir artık. Alemdeki her türlü olumsuzlukları sönümleyebilecek gücü kendinde bularak, çevresine hissedilir bir aura çeşitliliği yayar. Varlıkların, görünüş ve davranışlarına değil; özüne bakar hale gelir artık. Ufacık şeylerle mutlu olabilir.

Zamandan ve mekandan münezzeh olan bu "mecnunlar", geçtiği yerleri güllük gülistanlık haline getirir ki, kışın ortasında dahi bulundukları çevrede açmış gülleri görebilir, gökyüzünde de pembe bulutları gözlemleyebilirsiniz."



ümit deniz

ümit deniz dedi ki...

İnsan öyle bir hale gelir ki; artık her türden rüzgarla savrulmaya yüz tutmuş kül halindedir. Koru dahi kalmamıştır. Ama kokusunu ve tadını almışlıktan olsa gerek bir saplantı halinde sönmüş küller arasında ufakta olsa kor arar. Yaratıcının verdiği huzur, emniyet ve afiyet varken. Bile bile...

ümit deniz